gitmek – dertli sözlük
öncesindeki fiiller ile birlikte irdelenmesi gerekir. gitmek en başta gelmek ile başlar. ve gelinen yerden geçmek gitmek değildir. gelinen yerde oyalanmayı; hadi dolandırmayalım, oturmayı/ikamet etmeyi gerektirir. gitmek için gelinmez. kalmak için gelinir. ve fakat şartlar gitmeyi gerektirdiğinde, yani şartlar olgunlaştığında eylemimiz vuku bulur.

kalmak ve oturmak için gelen gidebilir sadece. diğerlerinin yaptığı, geçmek, oyalanmak, göz atmak, gezinmektir. ve onların ilk çıktıkları yerdende bir gidişleri yoktur. çünkü geri dönmek için çıkmışlardı oradan. dolayısıyla; ne gelmek ne de gitmek bu gibiler için gerçekleşmez. ve en esaslı gitmek:

hicrettir.
bulunduğun ortamdan gitmek bazen güzel olabilir ya da gerekli. ama senin bulunduğun ortamdan sevdiklerinin gitmesi zordur
bu günlerde herkes gitmek istiyor
küçük bir sahil kasabasina
bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...

hayatindan memnun olan yok.
kiminle konussam ayni sey...
herseyi, herkesi birakip gitme istegi.

öyle "yanina almak istedigi üç sey" falan yok.
bir kendisi
bu yeter zaten.
herseyi, herkesi götürdün demektir..
keske kendini birakip gidebilse insan.
ama olmuyor.

hani kendimizden raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
yani herseyi yüzüstü birakmak göze alinmiyor.

böyle gidiyoruz iste.
bir yanimiz "kalk gidelim",
öbür yanimiz "otur" diyor.

"otur" diyen kazaniyor.
o yan kalabalik zira...
is, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
güvende olma dugusu...
en kötüsü aliskanlik
aliskanligin verdigi rahatlik,
monotonlugun dogurdugu bikkinligi yeniyor.
kaliyoruz...
kus olup uçmak isterken, agaç olup kök saliyoruz.

evlenmeler...
bir çocuk daha dogurmalar...
borçlara girmeler...
isi büyütmeler...
bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.

misal ben...
kapidaki rex'i birakip gidemiyorum.
degil busehirden gitmek,
iki sokak öteye tasinamiyorum.
alip götürsem gelmez ki...
bütün sokagim köpegim oldugunun farkinda
herkes onu o herkesi seviyor.
hangi birimizle gitsin?

"sirtinda yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardir;
evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin
kendi imalatimiz küfeler.

ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.
ölüm var zira.
ölüme inat tutunmak lazim.

barik ufak kaçislar yapabilsek.
var tabi yapanlar, ama az
sadece kaymak tabakasi
hepmiz kaçabilsek...
bütçe, zama, keyif... denk olsa.
gün içinde mesela...
küçücük gitmeler yapabilsek.

ne mümkün
sabah 9, aksam 18
sonra baska mecburiyetler
sikisip kaldik.
sirf yeme, içme, barinmanin bedeli
bu kadar agir olmamali.

hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
bir ömür karsiligi, bir ömür yani.
ne saçma...
bahar midir bizi bu hale getiren?
galiba.

ben her bahar asik olmam ama
her bahar gitmek isterim.
gittigim olmadi hiç.
ama olsun... istemek de güzel.

can yücel

gitmek deyince hep bu şiir geliyor aklıma;
kuş olup uçmak dilerken ağaç olup kök salıyoruz ...
--- iktibas ---
"gitme demiyorum, hobi olarak gene git
biraz dolaş, hava al, hava ver, ekonomiye can ver
köpeğini gezdir mesela, parklar hepimizin
elimde senedin var sen kaybedersin

kutuna gidebilirsin yahut sinemaya
hava güzel olacakmış yarın şemsiyeni alma
sen yokken ben biraz uyurum, elma soyarım
çıkmışken ceketimi de terziye verirsin

gitme demiyorum, hobi olarak gene git
saçlarını boyat, ne bileyim balyaj yaptır
sahafları dolaş mesela, ucuz oluyormuş
elimde elinin izi var, yıkarım görürsün bak

suyuma gidebilirsin yahut yoğurt almaya
hava sıcak olacakmış yarın öğlene kalma
sen yokken ben biraz özlerim, çekirdek yerim
çıkmışken raketimi de servise verirsin

gitme demiyorum sevgilim, hobi olarak gene git
hatta ayı yogi olarak git, kobi olarak git mesela, kredi al
yüzde on büyü, değişiklik olsun

gitme yani
bak, hobi lazımsa ben olurum hobi"
--- iktibas ---