elhamdulillah laikiz – dertli sözlük
can dündarın birkaç sene önceki yazısıdır.samimi ifadeler içerir;

en pek dindar bir insan değilim. ama dinine bağlı bir aileden geliyo rum. anneannem başını örter. rama zanlarda oruç tutulur. kandillerde "mübarek olsun" denir.
yıllar yılı ben okula giderken üç kulhuvalahu bir elhamla, anamın soluğu arkamdan geldi. başımdan aşağı nice kurşunlar döküldü.
ama yeri gelince evde içki de içildi, sigara da. saza da gidildi, baleye de. tipik bir türk ailesi işte. ama söylemek istediğim şey, bu tipikliğin nasıl da hoş bir toplumsal ahenk yarattığı değil.
tersine, dikkat çekmek istediğim şey; bu tür, din sohbetlerinin hep böyle bir "canım biz de müslüman evladıyız" nakaratıyla başlaması.
son dönem tartışmalarında bu kısa girizgahı genellikle bir "ama.”bağ lacı izliyor ve ardından laikliğin erdemi üzerine uzun uzadıya vaazlar veriliyor.
amaç belki, hem müslüman, hem laik olunabileceğini kanıtlamak, ama ben artık bu söylemi terketmek gerektiğine inanıyorum.

* * *

neden mi?
bu yaklaşım, tartışmayı "tartışmanın yasak olduğu" bir alana çekiyor da ondan.
askerde "talim saatlerinin namaz saatlerine göre ayarlanmasını" isteyen bir gruba bizim komutan "evladım, ben de müslümanım. talim yüzünden namazı kaçırırsam, kaza kılıyorum" demiş ve onları kazandığını sanmıştı. oysa "bazı namazların kazasının olmayacağı" yanıtıyla karşılaştı.
bu durumda "neden olamazmış" diyemezsiniz. lafa "müslümanım" diye girdiyseniz geri de dönemezsiniz. biraz zorlanırsınız.
nitekim öyle de oluyor.
ayet tartışmasına girenler sonunda "i̇slama göre kadınların başını örtmek zorunda olduğunu" kabul ediyorlar. "din ayrı siyaset ayrı" diyenler, i̇slamın hiç de öyle bir din olmadığını çok geçmeden anlıyorlar.
i̇ş, laikler için tam bir kördüğüme dönüşüyor.

* * *

her tartışmada "aile albümü"müzü açarak kendi yaşam tarzımızı da gereksiz bir tartışmaya açmış oluyoruz: "peki anneannemiz örtünüyorsa, biz neden örtünmüyoruz?", "hem namaz kılıp, hem yılbaşında içki içmek, gerçekten i̇slama uygun mu?" derken sohbet otomatikman, sizi bir "din tartışmasının" içine çekiyor. oysa hepimiz biliyoruz ki, i̇slam pek tartışmayı sevmez. bazı mukaddes kavramları tartışmaya açanların başına gelenler ortada.
buradan itibaren ikinci yanılgı başlıyor:
yine lafı laikliğe getirmeye çalışan birileri hemen i̇slam nasıl bir "hoşgörü dini" olduğunu anlatmaya girişiyor. tabii tartışmaya açılmayan birşeyin neyi, nasıl hoşgördüğü sorulamıyor.
kimse kusura bakmasın (yakmasın mı deseydim) ama ne zaman bu hoşgörü meselesi açılsa benim burnuma sivas dolaylarından yanık kokusu geliyor. "dinimiz hoşgörü dini" diyenleri de, bozuk para ve kırık sandalye yağmuru altında, sivas sanıklarına "iyi haliniz görüldü, cezanız indirildi" diyen mahkeme heyetine benzetiyorum.

* * *

ayılalım artık.
nasıl iyi müslümanlar olduğumuzu anlatmaya çalışarak laiklik savunusu yapamayız.
o devir geçti. yıl boyu içki içip, ramazan'da oruç tutanlar eski bir nesildi ve şimdi maalesef tarih oluyorlar.
"yeni i̇slam", herkesi tercihe zorluyor:
"ya klübün kurallarıyla oyna, ya vazgeç."
"müslümanım diyorsan örtünmelisin". "tanrı ya inanıyorsan, içmemelisin". "i̇slama inanıyor san, şeriat için savaşmalısın".
çünkü kitap öyle yazıyor.
kitaba inananların bunları savunmalarında bir tutarsızlık yok. bana tutarsız gelen, lafa "biz de müslümanız ama" diye başlayan bazı laiklerin ayet tartışmalarıyla aksini ispatlama çabası.
ben bu anlamda ateistleri çok daha tutarlı ve samimi buluyorum. çünkü i̇slama bağlanıp, şeriatı reddetmek bana "ya i̇slamı bilmemek, ya da samimi olmamak" gibi geliyor.
şimdi bir de "nüfusunun yüzde 99'u müslüman olan türkiye" girizgahı moda oldu. düşünün ki o yüzde 99'un içinde aziz nesin de var, ataist dergi çıkaranlar da. peki içki içen müslüman sayılmıyorsa, bu oran yüzde 80 oranında azalmaz mı? bu oran tartışması hangimizi nereye götüre bilir?

* * *

gelelim "laik yanılgı"ların sonuncusuna:
son zamanlarda "atatürk'ün de iyi bir müslüman olduğunu" anlatan nutuklar türedi.
yapmayın dostlar;
bu yolla atatürk'ü refah'a sevdiremeyeceğiniz gibi, halka da yanlış tanıtmış olursunuz.
benim önerim şu:
herkes anneannesinin nasıl giyindiği bilgisini kendine saklasın. kenan evren, kur'an'dan ayetler okumayı seviyorsa kürsüde değil, evinde okusun. tansu çiller, ezan sesi seviyorsa yalısının bahçesine camii yaptırsın. ama kimse laiklik adına bize dini masallar anlatmasın.
atatürkçüler ille i̇slam tartışacaksa hadi gelin mustafa kemal'in yıllarca gizlenen konuşmalarını raflardan indirelim.
göze alabiliyorsanız, o'nun kazım karabekir'e "herşeyden önce din anlayışını kaldırmalıyız" dediğini ortaokul din kitaplarına koyalım.

bir ingiliz yazara söylediği "benim dinim yok. bazen bütün dinler denizin dibine batsın istiyorum" sözlerini diyanet i̇şleri başkanlığı'nın girişine asalım.

"anneannem müslümandı", "atatürk dindardı", "i̇slam toleranslıydı" söylemlerini değiştirmenin zamanı gelmedi mi?