öğrenci evi – dertli sözlük
ne kadar aşkla ve şevkle hesaplar kitaplar, planlar yapılarakta yeni döneme başlanmış olsada bir kaç haftaya kalmaz çöp eve dönüşen, bardakların dahi içinde kalan gramlık çayla küflendiği, makinadan çıkarılan yeni çamaşırların dahi koktuğu, ayda bir temizlik yapılarak biz temiziz diye kasınılan, misafirin ve alemin hiç eksik olmadığı neşeli lakin bakteri dolu sıcak yuva.
çok ilginç olayların namusait bir mahiyette tezahur edebileceği ortamdır.
üç kişi aralarında konuşur fırında tavuk yapmaya karar verir. her şey hazırlanır fırına konulur, mis gibi kokusu odaları kaplarken kapı çalar, diğer evde kalan iki genç dolaşmak için çıkmış o eve uğramıştır, açlardır. tavuk pişmeye yüz tutunca telefon gelir, o gece eve gelemeyecek arkadaş yanında bir arkadaşını alıp eve geliyor olduğunu bildirir. tavuk fırından çıkar sofraya oturulur, önceden de kendilerine aynı ziyafeti çekmiş üç kişiye zor yeten tavuk, o gün 7 kişiye çok gelir artar. tavuğun gönülle yapıldığı ispatlanmış olur.
insan ömründe -tüm sefilliklerine rağmen- en güzel günlerin yaşandığı yerdir. üstüne ev tanımıyoruz. tek geçiyoruz.
hac ziyareti esnasında da öğrenci evinde kalmak istiyoruz.
ipin ucunun bir kaçtımı bir daha tutulamayacak ortamlardır. eşeğin sağlam kazığa bağlanması gereklidir.
(bkz:yok la bizim hiç öyle değildi)
bizim evde köfte hiç eksik olmazdı mesela vakıf sağolsun. güzel yemekler yapardım ben. kuru fasulye, nohut, karnıbahar, patates oturtma, yeşil mercimek sıklıkla yaptığım yemeklerdi. ha bir de tatlılar yapardım. şekerpare, puding, kemal paşa, zerde,bir kereliğine de olsa tel kadayıf.