toplumsal cinsiyet rolleri – dertli sözlük
sapla samanın karıştığı, i̇slama uygun olanların kabul edilip diğerlerinin ayıklanması gereken roller. ama maalesef i̇slama uygun olanlar terk edilip, altında hiçbir ilahi kaynağın olmadığı toplumda güçlünün güçsüze zulmetmek için kullandığı geleneksel roller kemikleşmiş. i̇nsanoğlu da böyle işte ilahi olandan sürekli beslenmedigi takdirde kapalı havza durgun bir su birikintisi gibi hemen kokuşmalar baş gösteriyor. müslüman ama feminist zihniyetin veya ahlaksız eğilimlerin savunduğu gibi bir tek tipleşmenin mümkün olamayacağı, nefislere değil fıtrata en uygun olan şekilde gerçekleştirilmesi gereken roller. ama dini cinsiyetler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıp vahiyde sünnette yeri olmayan toplumu kadını özellikle psikolojik ve ahlaki yönden zehirleyen bakış açılarına da dur demek gerektiği açık. kadınlardan rabiatul adeviye olması beklenirken , erkeklerin hz osman iffetinden bir haber olması,kadınların fıtratındaki bütün arzularını nefis terbiyesi adıyla terk etmesi beklenirken , erkeklerin nefsini terbiye edici önlem olarak kadınların hiçe sayılması kusura bakılmasın ama kavvam sorumluluğundan kaçıp hiç büyümek istemeyen ve aman ağlamasın diye her istediği önüne serilen bir çocuk imajı yaratıyor.kadına da o yüce anne rütbesi verilip kutsal prangalarla dizginleniyor ki aman yoldan çıkmasın evini o
kul olamamış erkek çocuklarını terk etmesinler. bu noktada samimi müslümanlık ve vicdan devreye giriyor. hem allaha hem kullarına hem de kendimize karşı samimi olursak cinsiyetler üstü rütbemiz olan kulluğumuzu en iyi şekilde yerine getirebiliriz diye düşünüyorum. bunun aksi tanricilik oynamaya kalkarsak, kadın güzellik zeka vs konularda kendini kusursuz görüp bu gücünün zehirlenmesini yaşarsa, erkek de kaba kuvvet , otorite vs konularda kendini kusursuz görüp bu gücün zehirlenmesine yaşarsa yani bu manada şirk koşarcasına yaşarsa iflah olmaz bir toplum kaçınılmaz maalesef.
fıtratı önceleyerek anlatılması ve anlaşılması gereken rollerdir.

i̇nsanı fıtratından uzaklaştırarak, yeni roller ihdas edilmeye çalışılıyor. bu durumu da herkesin kabullenmesi istenmektedir. her fırsatta gözümüzün içine bakarak aynı şeyleri tekrar ediyorlar. neslimizi korumaya çalışmamıza tahammül edemiyorlar. bu yüzden, kimi zaman hakaret kimi zaman da aşağılayıcı ifadelerle bizi susturmaya çalışıyorlar. tepkimiz hep aynı olacak: "neslimi ve fıtratımı koruyacağım."

gelenekten hakikat olanı alıp geleceğe yön vermeliyiz. yoksa bizi ahlaksız bir toplum haline getirmeye çalışacaklar. nesil endişesi burada başlıyor işte. eşyanın tabiatı, insanın fıtratı. bu iki kavram bize yol gösterici olmalı.

derdimizi tatlı dille anlatacağız. musa (a.s)'a yumuşak bir üslup kullanması tavsiye edilmişti. biz de yumuşak bir üslupla anlatacağız. nefret ettirmeden derdimizi anlatacağız.

allah neslimizi salihlerden eylesin.