übey bin halef – dertli sözlük
mekkeli azılı müşrik ümeyye bin halefin kardeşi. mekke'de eline çürümüş bir kemik alıp eliyle ufaladıktan sonra peygamber'imize bunların tekrar dirileceğine mi inanıyorsun diyen de budur. malum bunun üzerine şu ayet iniyor mealen " yasin suresi, ﴾79﴿ de ki: "onları ilk başta yaratmış olan diriltecek. o yaratmanın her türlüsünü bilir." tabii ki bu haliyle şimdiki zamanın tabiatperestlerinin, materyalistlerin fikir babası olduğunu söylemek mümkün.

siyerlerde geçtiğine göre peygamber efendimiz'in gazalarda öldürdüğü tek müşrik budur.

iktibas;

---------------

bedir harbinden önceydi. resûl-i kibriyâ efendimiz harp sahasında dolaşırken buyurmuştu:

"burası ebû cehil'in, burası utbe'nin, burası ümeyye'nin, buralar da filânın ve filânın öldürülecekleri yerlerdir. übeyy bin halefi de ben kendi elimle öldüreceğim."

bedir'de haber verdiği gibi, ebû cehil, utbe ve ümeyye bin halef, mücahidler tarafından gösterilen aynı yerlerde öldürülmüşlerdi. geriye übeyy bin halef kalmıştı. bu adam kureyşin ileri gelenlerinden biri idi. peygamberimize (asm), her karşılaşmasında şöyle derdi:

"ey muhammed. bir atım var. her gün ona on altı ölçek darı yedirip besliyorum. bir gün gelir, onun sırtında seni öldürürüm."

peygamber efendimiz (asm)'in ise, bu azgın ve şaşkın adama cevabı sadece şu oluyordu:

"belki, inşallah, ben seni öldürürüm."

i̇şte übeyy bin halef, bedir'de mücahidler tarafından öldürülen kardeşi ümeyye'nin intikamını almak ve peygamber efendimiz (asm)'in vücudunu ortadan kaldırmak üzere yemin ederek, uhud'a çıkıp gelmişti.

hz. resûlullah (asm)'ın şi'b'e doğru çıktığı sıradaydı. übeyy'in gelmekte olduğu görüldü. mekke'de günde on altı okka darı ile beslediği atının üzerindeydi. i̇ntikam dolu bakışlarla peygamberimize yaklaşıyordu. bunu fark eden sahabîler önüne çıkıp, hesabını görmek istediler. ancak hz. resûlullah, "bırakın, gelsin." diyerek mücahidlerin karşı çıkmasına engel oldu. resûl-i ekreme oldukça yaklaşan bu azgın müşrikin ağzından, "ey muhammed, sen kurtulursan, ben kurtulmayayım." lafları dökülüyordu.

bu sözleri duyan resûl-i kibriyâ efendimiz (asm), bir anda celâllendi. elindeki mızrağıyla heybet ve haşyet verici adımlarla hasmının üzerine yürüdü. übeyy, bir anda şaşkına döndü. hz. resûlullahın heybet ve haşyet verici tavrı karşısında duramayıp, geri kaçmaya başladı. peygamber efendimiz peşini bırakmıyor ve arkasından, "nereye kaçıyorsun, ey yalancı." diye sesleniyordu.

bu kaçışla übeyy kendini kurtaramadı. peygamber efendimizin fırlattığı mızrak, miğferle zırhı arasındaki kısma saplandı ve übeyy sığır böğürmesi gibi böğürerek atından yere yuvarlandı.

müşrikler, yaralı halde onu alıp götürdüler. yarasından kan akmıyordu. ağrısına sızısına zor dayanıyordu. zaman zaman arkadaşlarına, "vallahi, muhammed beni öldürdü." diyordu. arkadaşları bu sözünü ciddiye almıyorlar ve yarasının önemsiz olduğunu ifade ederek teselli etmeye çalışıyorlardı. ne var ki, übeyy, kurtulamayacağını anlamıştı.

arkadaşlarına şöyle dedi:

"o bana (mekke'de) 'seni öldüreceğim' demişti. vallahi, o benim üzerime tükürse, yine beni öldürür."

übeyy bin halef, bir gün bile yaşamadan, "susadım, susadım!" çığlıkları arasında ölüp gitti. resûl-i kibriyâ (asm)'nın, allah'ın izniyle, istikbalden haber vermiş olduğu bir mûcizesi de böylece tahakkuk etmiş oldu.

---------------------------
rasulullahi aleyhisselam humanist ikon gibi insaniyetin gadap, heybet, öfke gibi menfi şereflerinden sıyırıp kendi mitolojik izzetsiz ((*))filozoflarına benzetmekle; önce suni bir süs giydirip, sonra da hakikati bizzat okuyup öğrenince, hayretinden, peygambere muteriz ve münekkid bir nesile yol açmaya çalışan; peygamberi ulaşılmaz bir melekvari, metafizik bir kavram haline getirmekle hayatta ameliyye noktasında kısırlaştırmak isteyenler; bu gibi siyeri, übey gibi kendi eliyle geberttiklerini veya ayağına yetmiş defa hidayeti için gittiği ebu cehil geberdi diye rabbine ham eden halini dahi münafıkane kullanırlar. istikametsiz müslümanlarda bunlara kanmaktalar.evet: rasulullah tam tamına bir insandır ki, üzülür, sevinir, kızar, öfkelenir, gadaplanır, beddua eder, ağlar, dua eder, ister, kıskanır, öldürür, dirilmesine vesile olur, yaşatmaya gayret eder, savaşır ilaahir... bir insan ne yapmış ve yaparsa rasulullahta mutlaka onun karşılığı bir ahlak-ı ameliyyesi vardır.