mehmet ali başaran – dertli sözlük
aslen trabzonlu olan bir vicdani retçi.

vicdani reddiyle alakalı olarak şöyle bir röportaj vermiştir:

--! alıntı !--

görüştüğümüz ilk vicdani retçi 31 yaşındaki mehmet ali başaran’dı. 2009’da bilgi üniversitesi hukuk fakültesi’nden mezun olan başaran 3 yıldır avukatlık yapıyor, 2 yıldır evli... “ailem milliyetçiliğin kalesi sayılan trabzon’da yaşıyor. o yüzden hâlâ anlayamıyorlar bu düşüncemi’’ diyor gülerek. başaran’ın vicdani ret gerekçesi dini nedenlerden kaynaklanıyor: “çok farklı sebeplerden dolayı askere gitmeyi reddeden, vicdani retçi olanlar var. genellikle de sol, sosyalist, anarşist çevrelerin bir eylemi gibi algılanıyor vicdani ret. benim vicdani retçi olma gerekçemse i̇slam’a dayanıyor. müslümanım ama antimilitarist değilim, elime silah almayı reddetmiyorum. ‘hiçbir şartta savaşmam’ demiyorum. çünkü kuran’da savaş var. ama biz allah rızası için, hak ve adalet için savaşırız. hak ve adalet için savaş zaten cihattır. ayrıca resmi ideolojinin belirlediği düşmanlar benim kişisel düşmanlarım değil. ben ancak i̇slam için savaşanların ardında savaşırım. bu nedenle türk silahlı kuvvetleri’ni peygamber ocağı olarak görmüyorum. türkiye’de şehitlik ve peygamber ocağı kavramları istismar ediliyor, vebal altına giriliyor.’’

(b: "asker kaçağı değilim bir yere kaçmıyorum")

“pkk ile savaşırken ölen askerler şehit olmuyor mu?’’ sorusuna başaran, “ne şehittir ne de değildir, diyemiyorum ama şehit olabilmek için ona uygun ilkeler altında savaşmak gerekir’’ diye cevap veriyor. vicdani reddin bir sivil itaatsizlik eylemi olduğu iddiasında: “vicdani retçi olabilmek için bunu kamuoyuyla paylaşmak zorundasınız. ben de 28 şubat 2007’de vicdani retçi olduğumu duyurdum. 28 şubat’ı da özellikle seçtim. her vicdani retçinin bir metni vardır. politik, ideolojik, dini; neyse gerekçesi bunu yazar. vicdani retçi olduğumu açıklayana kadar önümde bir korku duvarı vardı ama o tarihten sonra bu duvar yıkıldı. 2 yıldır asker kaçağı olarak adlandırılıyorum ama ben asker kaçağı değilim, vicdani retçiyim. bir yere de kaçmıyorum. gittiği yere kadar gideceğim... yarın öbür gün inzibatlar koluma girip de askere götürmek isterse yine gitmeyeceğim, hapisse hapis. son çıkan bedelli askerlik için yaşım tutuyordu ama ‘vicdani retçiyim’ derken gidip bedelli askerlik için para yatırmam ilkesel olarak doğru olmazdı. adaletsizliğin sürdürülmesine izin vermiş olurdum.”

--! alıntı !--


(http://www.haberturk.com/yasam/haber/955660-vicdani-retci-kimdir-ne-ister)
vicdani ret beyanı şudur: (http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?arsivtipid=8&arsivanaid=71287&arsivsayfano=1)


....
....

allah mâide suresi 8. ayette bize şöyle sesleniyor:

“ey i̇man edenler! allah için adaleti ayakta tutan şahitler olun. bir topluma olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin. adil olun, bu takvaya daha uygundur. allah’tan korkun, şüphesiz allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

bir müslüman ancak hak ve adalet için, allah rızası için savaşabilir; kendini laik olarak tanımlayan ve kavmiyetçiliğe yaslanan bir ulus devlet için değil.

bir müslüman ancak i̇slami değerler için savaşabilir. bir yandan i̇slami değerleri baskılarken öte yandan (“şehitlik” gibi, “peygamber ocağı” gibi değerleri) istismar eden, bir kavme ait silahlı kuvvetler için değil.

bir müslüman peygamber ocağına katılabilir ancak insanların sabah akşam küfür ettiği veya yediği, hakaret ettiği veya yediği, aşağılandığı, haksızlıklara uğradığı ve fakat haksızlıklar karşısında haklı itirazlarda bulunamadığı bir yer, hiç şüphesiz, peygamber ocağı değildir.

milliyetçiliğin veya ulusalcılığın veya ırkçılığın vücut bulduğu bir yeri peygamber ocağı olarak nitelendirmek gaflet değilse aldatmacadır.

i̇nsan ve zaman dâhil devasa imkânların akıl almaz boyutlarda israf edildiği bir yeri peygamber ocağı kabul etmenin imkânı yoktur.

bir müslüman olarak kendime de başka bir canlıya da haksızlık etmek istemiyorum. kimseyi inanmadığı değerler için savaşmaya, ölmeye ve öldürmeye zorlamadığım gibi, kimsenin de beni inanmadığım değerler için savaşmaya, ölmeye ve öldürmeye zorlamasına razı değilim.

razı değilim. şairin dediği gibi:

“tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim”

vicdani reddimi beyan ediyorum, evet. askere gitmiyorum.
istanbul'dan trabzon'a göçme hikayesini kaleme almış:https://mehmetalibasaran.wordpress.com/2020/08/10/istanbuldan-gitmek/