şeriat – dertli sözlük
adaletin sağlanmasında etkili olan en güzel kurallardır.şeriatin hakim olduğu bir toplum gerçek islam toplumudur.artan ölümler,hırsızlıklar,zulümler ve bu zulmü yapanların ceza çekmeden rahatça dolaşmaları şeriatin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
kavram olarak müslümanlar tarafından bilhassa selefi radikal islamcı gruplar tarafından istismar ediliyor.
dinin kuralları tam bilinmeden, asrı saadet toplumunun yapısı bilinmeden şeriat denilen bir dava güdülüyor. şeriat devleti; dayatan, müslüman olmayanları yok eden-öldüren, zor kullanan faşist bir din ve devlet zannediliyor.
bu istismarın sonucunda da etki tepki yasası gereği, müslüman siyasetciler ılımlı islam gömleği giyiyorlar.

halbuki islam devlet yönetim rejimi ilgili bir dayatma yapmaz. çünkü rejim daha ziyade örf ile ilgilidir, yani toplumun yapısına uygun bir model seçilmelidir. efendimiz roma hükümdarına gönderdiği davet mektubunda 'islama gir, devletin yönetimine devam et' (ifade tam olarak 'islam peygamberi'nde var, ordan alıp daha sonra buraya yaarım inş.) yazmıştı.

ilave:
taha kılınç'a ait kısa bir iktibas:

şeriat kelimesi, onu savunduğunu ya da uyguladığını iddia eden insanlar tarafından öyle yersiz ve zamansız kullanılıyor ki, olan bu kavramın içeriğine oluyor. gittikçe siyasallaşan, bazı durumlarda dünyevi kavgaları örtmek için siper olarak da kullanılan şeriat, müslüman kardeşler türündeki yapılanmalar nedeniyle ''muhalefetteyken halkın gazını almak için dile getirilen ama iktidardayken unutulan'' bir masala dönüşüyor. onların karşıtları olan selefiler ve diğer 'aşırı' grupların elinde ise şeriat, ''kendileri gibi olmayan herkese karşı kullanılan bir kaba kuvvet'' halini alıyor. böylece şeriat'ın tam olarak ne olduğuna dair muazzam bir kafa karışıklığının yaşanması kaçınılmaz oluyor.

islam dünyasında yapılan en büyük yanlışlardan biri, şeriat'ın ''ilan edilen, dayatılan ve kabul ettirilen'' bir zorunluluk olduğu algısının yaratılması. tedricilik (yani toplumun derece derece dönüştürülmesi) prensibi görmezden gelindiğinden, dünyadaki şeriat pratiklerinde ''işte islam'ın önerdiği sistem tam da budur'' denilecek bir parlaklık da ortaya çıkmıyor.

(b: belki müslümanlar, şeriat'tan filan hiç söz etmeden, islam'ın vaz ettiği prensipleri yaşamayı ve hayatlarını buna göre dizayn etmeyi önceleseler, her şey çok daha kolay olur. belki o zaman, şeriat denilen şey, kendiliğinden geliverir. kim bilir.)
peygamber efendimiz bir hadisinde"nasıl yaşarsanız öyle yönetilirsiniz" buyurmuş. bugün şeriat nedir bilen çok az insan var. şeriat isteyen çok çok az insan var. şeriat isteyenle dalga geçen çok çok insan var. i̇şte bu yüzden bugün bu ülkede şeriat yok.
yunus nadi . kurtuluş savaşı doneminde bir yazar yada gazeteci. kubilay olayında "şeriat isteriz" diye bağıran insanların aslında "yenilik istemeyiz" demek istediklerini çok iyi tespit etmiştir (!).
be adam sen yüzyıllardır şeriatla yönetilen adama gidip isviçreden dinine uymayan medeni kanunu getirirsen o adam tabi şeriat ister. allah'ın kanununu kaldırmaya çalışıp yerine kul yapımı saçma bir kanun getirirsen tabi olay olur. ve sen cumhuriyetçi kafa neden şeriatı yerlere vururken bir kez olsun tanımını yapmadın?çünkü bu milletin müslüman evladı ayaklanacaktı ondan korktun.bu adamlar kendi fikirlerini empoze ederken hep demokrasi bilmem ne dedi, e demokrasi diyen adamdan kimse şüphelenmedi!
meşru olan şeyler. laikçiler ıktidar şeriatı meşrulaştırıyor diye vehimleniyor. evhama gerek yok şeriat zaten meşru(*)
...(bkz:iktibas)...“arapça bir kelime olan şeriat, sözlük anlamı bakımından doğru yol, su yolu, apaçık ve görünür olma, adet, bir ırmağa ya da su kaynağına ulaşmak için girilen yol, hüküm koyma anlamlarına gelir.”“alimler, şâri (dini hüküm koyan) değildir”şeriat kelimesiyle aynı kökten türeyen şâri kelimesinin hüküm koyan anlamına gelir. “gerçek ve mutlak anlamda şari allah’tır. vahyi tebliğ etmesi, ilahi iradenin denetiminde beyanda bulunması ve vahyin bilinçli boşluklarını doldurması sebebiyle mecazi anlamda hz. peygamber de şari’dir. alimler/müftüler ise kur’an ve sünnet’e bağlı kalarak ictihadda bulunurlar ve onlara şâri denilmez.“şeriat, allah tarafından insanlar için din olarak öngörülen itikadî, ahlakî ve ameli hükümler bütünü demektir”“kur’an ve sünnet başta olmak üzere dini metinlerde şeriat kelimesi biri geniş diğeri dar iki anlamda kullanılır. geniş anlamda şeriat, allah tarafından insanlar için din olarak öngörülen itikadi, ahlaki ve ameli-hukuki hükümler bütünü demektir. bu anlamda şeriat, din ve millet kavramlarıyla eş anlamlıdır. aralarındaki fark itibaridir, içerikle ilgili değildir. şu halde dilde su kaynağından su almak için girilen yol demek olan şeriat, kur’an ve sünnet’teki genel kullanımı itibariyle mutlak hakikate giden yolu, yani dini (i̇slam) ifade eder.”“din tek ve sabittir; şeriat ise, birden fazla olabilmektedir ve değişime açıktır”“i̇lk insandan itibaren allah’ın din olarak belirlediği öğreti tek ve sabittir. peygamberlerle birlikte sadece dinin ameli-hukuki hükümlerinde farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.”cumartesi av yasağı, tırnaklı hayvanların etleri ile sığırın ve koyunun iç yağlarının yenilememesi, ganimetin meşru olmaması, ibadetin ancak özel mekanlarda eda edilebileceği gibi örnekler .örfi hukuk, şer’i hukukun alternatifi değildir”şer’i hukuk-örfi hukuk ayırımının ilk defa osmanlı devletinde ortaya çıkan bir durum olmayıp oldukça eski bir tarihi geçmişi vardır. “örfi hukuk, kaynağını örfün oluşturduğu hukuk demek değildir. bilhassa kamu hukuku alanında dinin aksini öngörmediği, onun temel ilke ve amaçlarıyla çelişmeyen, siyasi otoritenin toplum yararını gözeterek çıkardığı emir ve talimatname şeklindeki düzenleyici yasalardır. dolayısıyla örfi hukukun şer’i hukuka aykırı olabilmesi için onunla çelişmesi, bir takım sabit değerlerini bertaraf etmesi gerekir.”...(bkz:iktibas)...(bkz:din)
mevlamızın tecelli eden malum ve bizce gayb olan esmasının tecellisinin mücbir ettiği ve lazım kıldığı bütün ahkama şeriat denir.hakikatte her ismin azam tecellisi bir şeriatı mücbir eder. zımni ve tebai tecelliside, nisbetince bir şeriatı intac eder. ancak cem-i zıddeyn şeklinde vaki olan bu tecellilerin muktezii olan haleti fehm ve itaat etmek için gönderilen puslalar vesilesiyle biz bu tecellileri ve şeriatlarını bilebilir ve inkıyad edebiliriz.mevlamızın isimlerinden tereşşuh eden şeriatın pusulaları çoktur. iş bu haseple ehli olmayan şeriattan dem vurmamak evladır. zira ekseren avam, esasatta tam şeriata uyarken, yaşayışta yarım şeriata uyabilir. füruata dair tam şeriat vaz etmek oldukça güçtür. bu sebeple ehli olmayan hususan feri şeriattan dem vurmamak lazım geliyor.mevlamızın şeriatını bildiren pusulaların, tılsımların azamları şunlardır:-kuranda vaz edilen şeriat (bunun şubeleri çoktur)-kuranda vaz edilmekle beraber, ancak sünnetinebi ile meşruh ve kabil-i inkiyad olan şeriat (burada bir sır vardır ki adı: muhammediyye dir)-fıtrat denilen kevni ve mahluki olan şeriat-hadisat denilen zaman ve vakıat -murad-ı ilahi(hepine bkz verdik, izaha kalkıştık, merak eden bakabilir)iş bu pusulalardan, yani şeriatlardan herbiri, şeriat-ı külliye olan tecelli-i esmayı haber verir..böylece şeriatullaha riayet ederiz.