2016 amerika baskanlik secimleri – dertli sözlük
amerika, kasim ayinda 4 yilligina baskanini sececek. secimlerde geleneksel olarak, cumhuriyetciler bir aday, demokratlar bir aday cikarir. baskanlik bir-iki donemde bir aralarinda el degistirir. son baskan obama, demokratlardan ve iki donemi doldurdugu icin tekrar aday olamiyor.
once partilerde on secim yapiliyor, sonra kongre ile aday ilan ediliyor. secime ilan edilen aday ile gidiliyor. cumhuriyetciler kesiminde, donal trump on secimleri kazandi, resmen olmasa da kesin aday gibi. azimsanmayacak bir kesim icin saka gibi geliyor adamin soylemleri, ama destek de buluyor.
demokrat kesimden hillary clinton aday olacak gibi. diger aday, bernie sanders sosyal devlet olma yolunda onemli vaatleri ile, amerika gibi kapitalist bir memlekette azimsanmayacak destek bulup demokratlar icinde epey oy toplayip clinton'a yaklassa da, onu gecemedi. demokrat kesimin adayi da muhtemelen clinton olacak ve baskanlik yarisi trump ile clinton arasinda olacak eger buyuk supriz olmazsa.

bize ne amerika'nin baskanindan diyebilirsiniz. bir yonden haklisiniz. bize ne.
ote yandan, korfez savasi'nin baba bush, irak ve afganistan savaslarinin ogul bush (ikisi de cumhuriyetci) doneminde basladigini dusunursek, cok da bize ne diyemiyoruz.
ayrica ulkedeki 3 milyona yakin muslumani da cok yakindan ilgilendiriyor secimler.
demokratlar, disardan gelen gocmenlere ve muslumanlara daha ilimli yaklasmislardir genel olarak. obama'nin gecmisteki baskanligi almasinda gocmenlerin de oylarinin payi vardi. bu secimlerde de muslumanlarin buyuk cogunlugu ve gocmenler muhtemelen clinton'u destekleyecektir hem demokrat olarak, hem de trump'in karsisindaki aday olarak.
gecen ay adaylar kesinlesti, cumhuriyetciler trump'i, demokratlar clinton'i aday gosterdi.
anketlere gore clinton onde gidiyor. bir supriz olmazsa secimi alabilir. ama kasima kadar cok sey degisebilir. bu siralar aklima gelen sey, eger trump anketlerde epey geride kalacak olursa gulen meselesini ortaya surer mi diye dusunuyorum. cunku clinton'in, zamaninda, gulen taraftarlarinca kampanyasina destek aldigi biliniyor. ama bunlar, muhtemelen cumhuriyetci bircok adayin da kampanyalarina destek vermistir, yani biri digerine karsi pek kullanamayabilir bu meseleyi. trump kampanyasina dogrudan katki verdiklerini duymadim gulencilerin, yani sonucta yine de kullanabilir trump bunu. eger secim malzemesi haline donusurse, bunun birkac sonucu olabilir.

ilki, muslumanlara karsi bir onyargi vardi ama, simdi turklere karsi da bir onyargi olusabilir.
ikincisi, secim malzemesi olup o kadar gozonune cikarsa, artik amerika'da barinmasi cok zor olur gulen'in.

bazen medyada gulen okullari (charter school) ile alakali haberler cikiyordu ama unutulup gidiyorlardi. fakat eger secimle gundeme gelirse, herkesin dikkatini cekecektir muhtemelen. ve, gulen okullarinin buranin mantigina uygun olmayan bircok uygulamalari buyuk ses getirebilir. mesela ingilizce ogretmeninin turkiye'den getirilmesi, maaslarinin belli kisminin geri yoneticilere odenmesi, ayri gorunen kuruluslar arasindaki bag vs iddialari ispatlandigi takdirde, burada tutunmalari epey zor olur. yani, buranin hukumeti eger isterse, iddialar da dogruysa, gulen okullarini kapatmak icin ellerinde yeterince malzeme var gibi gorunuyor.

ama tabii son tahlilde genel olarak is cikar iliskisine ve guc dengelerine dayanir. yeterince lobi yapabilmisler ise, bunlar olmayabilir de.

bir turkun, amerikan baskanlik secimlerine ciddi bir malzeme ya da belirleyici bir etken olup olmayacagini merakla bekliyorum :)
iki gun once, iki baskan adayi televizyonda karsi karsiya geldi. bir bucuk saat civarinda konustular. bizi ilgilendiren kisimda, clinton'in muslumanlara karsi yaklasimi daha ilimli idi. o da, terorle mucadelede is birligi konusunda fayda saglayabilecegimizden oturu idi. trump, daha cok oldugu gibi gorunuyordu. clinton daha 'profesyonel' davranip bu ilk tartismayi kazanmis gorunuyor. anketlerde de hala onde gorunuyor. dunyanin bizim tarafinda ortadogu'da insanlar bir nefese muhtac durumda yasarken, oteki tarafindaki baskanlik tartismasinda bahsedilen konulara bakinca degisik duygular hissettim. biz orada olsek de, yeri geldiginde medet umulan baska insanlar tamamen baska alemlerde. farkli dunyalarin insanlariyiz hakikaten. bu yuzden de, kendi yaramizi ancak kendimiz sarariz herhalde.
birkac gun once trump hakkinda yeni haberler cikti. 95 yilindaki beyan ettigi zarardan dolayi (bu zararin kagit uzerinde oldugunu soyleyenler var) 18 yildir vergi vermemis olabilecegi haberleri cikti. kendisi aciklamadigi icin gercek tam olarak bilinemese de, bu gidisle secim kazanmasi cok zor gorunuyor. trump, polemik malzemesi olabilecek herseyi kullaniyor nerdeyse. keskin sirke kupune zarar hesabi. basindan takip ettigim kadariyla, amerikalilar da, tartismalarin bu seviyelere dusmesinden rahatsiz. secimlere 30 kusur gun kaldi, ilerde ne tartismalar cikacak bakalim...
kazanan isim kim olursa olsun kan akıtmaya devam edecektir. hatta bazı amerika vatandaşları tercihini en çok kanı kim dökmeyi vaat ediyorsa tercihini ondan yana kulanacaktır.
9 ekimde ikinci acik oturum 'debate' yapildi. clinton, hitabet ve iletisim konusunda ciddi bir egitim almis ve tecrubeli. trump daha dobra konusuyor. clinton, her ne kadar insancil gorunmeye calissa da, yine bir turlu isinamadim. eger basa gelirse, kendini suyun akisina, yani gercek gucu elinde barindiranlarin suyuna gidecek gibi duruyor. bu sebepten...trump, basli basina bir vakia. ama bir yandan da diyor ki insan, en azindan daha acik, dusundugunu daha dogrudan ifade ediyor otekine gore. trump'in videolari, clinton'in emailleri filan gene gundeme geldi. kendi iclerinde bircok sorunlari konustular. suriye konusu da konusuldu. ambulansta resmi cikan cocuk da ismiyle birlikte bahis konusu oldu. ama gordugum, kendimizden baskasindan bir hayir gelmeyecegi. manidar atasozlerimiz var, el elin esegini turku cagirarak ararmis diye. bizim yaralarimizi da bizden baska saracak olmaz. pek ic acici degildi velhasil. dunya hayati, bir manasiyla 'oyun ve eglenceden ibaret' diye gecer ya. dunya hayati kendi basina oyun ve eglence ise, amerika da kendi icinde ayri bir 'oyun ve eglence' dunyasi, ozellikle cografyamiza kiyasla. sanki roma devrini yasiyorlar...
evelki gun secimler oldu. trump secildi. uc aydan kisa surede gorevi obama'dan devralacak. clinton, acitti dedi. sonuclar boyle tahmin edilmiyordu. bir kisim medya da, aciktan aciga trump karsiti taraflarini ilan etmislerdi. aciktan aciga dedigim, gercekten aciktan aciga. anketlerde trump'in kazanma sansi yuzde yirmiyi gecmiyordu. bir hafta kadar once, ic istihbaratin baskani, clinton'in maillerini tekrar incelemeye alacagini duyurunca, biraz ilerler gibi oldu trump ama anketlerde bir degisiklik yoktu. milletin buyuk kismi epey sasirdi sonucta. bizi nasil etkiler? kestirmek zor. ama ne yonde degisim olacak ise, bu, trump ile daha hizli olacaga benziyor.
trump, yeni kabinesini sekillendirmeye baslamis. yanlis bilmiyorsam, steve bannon isimli kimseyi basdanismani yapmis. milliyetciligi ile bilinir. kadrosunu sekilendirmede lobicilerin cok etkisi oldugu soyleniyor. muhtemelen ortaya milliyetci-sermayeci bir yonetim cikacak. eski amerika hayalini canlandirmaya calisacaklar. sermayeci zihniyetin, orta-alt gelir sinifini daha mureffeh hale getirmesini beklemiyorum ama, nedense kendi iddialari ve oy verenlerin beklentileri o yonde.trump karsiti gosteriler, bizim medyada abartilabilir ama, amerika'daki haber sitelerinde her zaman manseti kaplayan olaylar arasinda degil. medya da, secimlerden sonra, trump'a karsi kullandigi dili yumusatip eski gizli saldirganligindan vazgecti gordugum kadariyla. elbet bizi dogrudan ve dolayli olarak etkileyebilir amerika'daki baskanlik secimleri. ama son tahlilde, bizi biz yapacak gene biziz. el elin esegini turku cagirarak arar. aglarsa anam aglar, gerisi yalan aglar. vesselam.
birleşmiş milletler güvenlik konseyinde, daha önce mısır'ın getirip geri çektiği, i̇srail'in yeni yerleşim yerlerini kınayan tasarı, amerika'nın veto kullanmaması üzerine geçti. bu da, amerika'nın, filistin için yapabileceği en büyük ve son iyilik gibi duruyor. artık ne kadar yaraya merhem olacak ise... obama'nın giderayak son kararları. peşinden gelenin, yani trump'ın "şahin" politika izleyeceğini bildiği için, atabildiği adımları atıyor anlaşılan. ama maalesef, yapabileceği çok da şey yok. trump, henüz koltuğa geçmeden, bu tasarının veto edilmesine dair görüş bildirmişti. ayrıca, i̇srail'e yönelik sempatisi, i̇srail'in kendi güvenliğini nasıl sağladığı konusunda hayranlığını da ifade etmişti. bir başka muhtemel sorun da, i̇srail'in başkenti. halihazırda, amerikan meclislerince kabul edilmiş ama senelerdir başkanlar tarafından bekletilen başka bir tasarı var, i̇srail'in başkentini kudüs olarak kabul etmek. trump, seçimlerden önce, bunu destekleyeceğini söylemişti. eğer sadece seçim vaadi olarak kalmazsa, zaten fiiliyatta olmayan filistin devletini tanıma isteğini resmiyette de ortadan kaldırmak yolunda en büyük adım olacağa benziyor.