kendini kandırmak – dertli sözlük
kişinin kendine yaptığı en büyük kötülüktür.psikolojik bir sorundur.ya kaybetmekten korktuğu bir şeyler vardır ya da yeniliğe madden ve manen açık değildir kişi.özellikle manen olanı kişiyi maddende etkiler.kendine dürüst olmak gerek,kandırmamak gerek ki rabbine tevbende de duanda da dürüst olasın..........vesselam
gerçeği kendinden dahi saklayan cesaretsiz insanlara özgü fiil. bu insanlar tüh'lü geçmiş zamana göre çekimlenmiş cümleler kurmayı adeta huy edinmiştir.
olmasını istediği şeyin imkansızlığını bilerek veya bilmeyerek olacağına ve doğruluğuna inanmak. belki zararı büyük ama anlık mutlu hissettirir.
telkin mümkün olan kandırma. sigarayı bırakmak için önemli bir ters psikolojidir.
bir avuntu şekli bazen ama kendini kandırmak kötü bir durum.. bir de kendini kandıramamak var avutamamak o da kötü bir durum. gerçeklerden kaçmak zorunda bırakmasın allah kimseyi
insanoğlu olarak "bilinçsizce" yaptığımız ve içgörü konusunda iyi değilsek asla farkedemeyeceğimiz bir mevzudur. çünkü insan beyni bu yetiyle doğar. sanılanın aksine birçok alanda bizleri psikolojik yıkımlardan korur, sağaltıcı bir etkiye sahiptir. ancak her güzel şey gibi onun da bozuk işlev gösterdiği durumlar olabiliyor.

(bkz:hayali anı sendromu)
kolaydır. insanda kendini kandırma, kendini ikna etme mekanizması standart donanım olarak mevcuttur. başka türlü hayat çok çekilmez olurdu.
kitlesel misalleri de çoktur.

mesela bir zamanın müslüman-türk vaizi şuna inanmıştır: kadınlar açılıyor, fitne ve ahlaksızlık yayılıyor.

bu inanış uzun sürmüştür. timurtaş hoca rahimehullah gibi hocalarımızla zirveye çıkmıştır.

halbuki yanlış bir inanıştır. kadının tesettürsüzleşmesi namussuz erkeklerin eseridir. halbuki bu vaiz hocalar kürsülerden "ey bacım, ey islam kızı, ey müslüman kız" diyerek nida etmişlerdir.

ey hocam. bu kızlar kadınlar duvarın deliğinden çıkmadılar. tesettürü aşılamak kendilerine vacip olan erkeklerin (babalar, abiler, kardeşler) riyasetinden çıktılar. hanenin reisi belliydi toplumda, en azından anadolu müslümanında belliydi. peki bu tesettürsüzleşebilen kadınlar hangi namusu olan kadın ve kızları, ziynetini sergilemesinden rahatsız olmayan, yahut bu hususta canhıraşane çalışmayan namussuz erkeklerin terbiyesinde büyüdüler?

yetim doğmayan her kadın ve kız bir erkeğin terbiyesinde büyür bu ülkede. bu erkekler mümin müslümandırlar. bunların terbiyesinde büyüyen kadın ve kızlar tesettürsüzlüğe düçar olmuşlardır. bunlar hamur gibi katıksız ve munis-tabi olarak bizim riyasetimize verildiler. şimdi bunlarda çıkan arızalar bizimdir.

yanındaki mahremine, namahrem gözler dik dik bakarken çarşı pazar fing atan kansız domuzlara "eey namussuz, eey domuz" diye vaaz vermek yerine... onların elinde diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına "ey bacım..." demenin ne anlamı vardı.