ukde: erenkur'an, "tek başına, yalıtılmış bir "metin" olarak dinin "tek" kaynağı kılınınca, herkesin ona kendi fikriyatını, kendi ideolojisini, kendi tercihlerini söyletme imkânına kavuşmuş olmasına şaşmamak gerekir. bu, sahabe'den devralınan müslümanlık ile meal müslümanlığı arasındaki farkın da tezahür ettiği alandır.sahabe'den devralınan müslümanlığın, kur'an'ın beyan ve tefsiri anlamına gelen sünnet'i de ihtiva etmesi açısından, sahabe müslümanlığı ile aramıza giren mesafe, aynı zamanda sünnet'ten uzaklaşmamızı da intaç etti kaçınılmaz olarak.adını dürüstçe öyle koymasalar da, mertçe ortaya çıkıp, "sünnet ve sahabe unsurları bizi ilgilendirmiyor" demeseler de, meal üzerinden yaptıkları operasyonlarla sünnet'in ve sahabe'nin insanımızın bilincindeki merkezî konumunu, kendi tercihleriyle değiştirdikleri gün gibi aşikâr...geldiğimiz noktada ya ehl-i kitab'ın akıbeti, hz. i̇sa (a.s)'ın ref'i ve nüzulü, şefaat, kabir azabı, sırat, mizan, kader... ve benzeri onlarca meselede tarihte gördüğümüz bid'at oluşumların tamamını solladığımızı acilen fark edeceğiz ya da "kur'an'ın gereği" olduğunu vehmetmeye devam ederek içinde debelendiğimiz tarihselliğin bizi oradan oraya savurmasına rıza göstereceğiz...ebubekir sifil hoca"meal müslümanlığının mahiyeti" adlı makaleden.