istanbul arkeoloji müzesi – dertli sözlük
istanbul'da sultanahmet'te osman hamdi bey yokuşu'nun sol tarafında yer alır. istanbul arkeoloji müzeleri i̇daresi altında bulunan 3 müze vardır, bunlar: arkeoloji müzesi, eski şark eserleri müzesi, çinili köşk müzesi. istanbul arkeoloji müzesi, bir milyonu aşkın eserin sergilendiği dünyanın en büyük müzelerinden biridir. kurucusu osman hamdi bey'dir. 13 haziran 1891 tarihinde ziyarete açılmıştır.

müze'de balkanlar, afrika, anadolu, mezopotamya, arap yarımadası ve afrika gibi osmanlı devleti sınırları içindeki bölgelerde yaşamış farklı uygarlıklara ve dönemlere ait zengin eserler sergilenmektedir. binada toplam 36 sergi salonu vardır. sergilemede her kültür ve dönem için az sayıda, ancak karakteristik eser seçilmesine özen gösterilmiş. yeterli miktarda çizim, fotoğraf, maket, grafik anlatım ve açıklayıcı bilgi panoları gibi yardımcı sergileme elemanlarından da yararlanılmıştır. bu sayede sergi salonları gezilmesi kolay bir yapıya bürünmüştür.

arkeoloji müzesi giriş kat salonlarında; sağ tarafta arkaik dönem'den roma dönemi'ne antik çağ heykellerini, sol tarafta ise sidon kral nekropolü'nden gelen i̇skender lahdi, ağlayan kadınlar lahdi, tabnit lahdi gibi dünyaca ünlü eşsiz eserleri görmek mümkündür. iki katlı binanın üst katında ise hazine bölümü, gayri islami ve islami sikke kabineleri ile kütüphane bulunur.

ek binada bodrum katta 1998 yılında açılmış olan ''istanbul çevre kültürleri'' bölümü, değişik çağlara ait civar buluntu ve tümülüs kazılarında ortaya çıkarılmış eserlerin sergilendiği salondur. ''thrakia-bithynia ve bizans'' bölümlerine sahiptir. ek binanın giriş katında ise ''çocuk müzesi'' sergilemesi yer alır.
ek binanın 1. katında ''çağlar boyu istanbul" bölümü, 2. katta ''çağlar boyu anadolu ve troia'', en üst katta ise ''anadolu'nun çevre kültürleri: suriye, filistin ve kıbrıs eserleri'' kronolojik sıralama ile teşhir edilmektedir.

bazı eserler:
sappho başı
tykhe heykeli
sıloa yazıtı
simurg kabartmaları
palmyra mezar odası
gezer takvimi
miletos faustina hamamları heykel grubu
marsyas heykeli

not: işbu metin, yazarının güzel sanatlar ödevidir. mezkur yazar bu ödevden 100 üzerinden 100 almıştır.
istanbul`da topkapı sarayı ile yanyana duran bir müzedir.

müzenin girişindeki dev sütunlar dikkat çekici. bina eski olmasına rağmen gayet diri duruyorlar. ilk girişte duran kocaman heykel biraz şaşırtıcı. koskoca lahitleri nasıl yaptıklarına, nasıl taşıdıklarına hâlâ anlam vermek zor. üstelik mumyalanmış bir cesedin kafatası derisi ve saçları üzerinde duruyor.

müzenin tamamında en çok etkileyici sergi insan kemikleri. kimi zaman cam fanuslar içinde, kimi zaman ayakların altında karşılaşılabilir.

lahitler güzel olsa da oldukça sıkıcı. hep taş görmekten başınız dönebilir. yine de ince işlemeler hayranlık verici. yüzyıllar öncesinde bunların yapıldığı göz önüne alınırsa, mükemmel işler başarmışlar. özellikle iskender lahiti.

helenistik dönem eserleri küçük küçük onlarca heykelcikten oluşuyor. çocuklara oyuncak olsun diye yaptıkları düşünülebilir.

anadolu’daki eserlerin olduğu bölüm ise muhteşemdir. yüzlerce çanak çömleğin olduğu bölümde en etkileyici eser, kabartmalara işlenmiş yazılar. kaçakçılık ile ilgili mektup ve borç sözleşmesinin olduğu mektup muazzamdır.

filistin-suriye-kıbrıs bölümü de aynı şekilde dönemin yaşantısını oldukça ortaya koyuyor.

bizans dönemi istanbul eserlerinde görülen modern çizgiler oldukça hoş. özellikle altın bileklik ve yüzükten göz alınamıyor.

mozaik işlemelerinin güzelliği ise apayrı idi. haliç'i kapatan zinciri de görebilirsiniz burada.

çift başlı kadın heykeli ise karşılaşılabilecek en komik eser olmaya aday.

genel anlamda müzenin dizaynı oldukça güzeldir. ancak yine de lahit sayısı azaltılırsa ve farklı eserler eklenirse daha da güzelleştirilebilir diye düşünüyorum.

koskoca bir müze ziyaretinin sonunda ise aklımda şu sorular belirdi: bizden kim bilir kaç bin yıl evvel yaşamış insanlar, işte bizler gibi yaşamışlar. hayat tarzları aynı. yazıyorlar, çiziyorlar, yemek yapıyorlar, savaşıyorlar... kısaca insan ilk yaratıldığı günden beri, hz adem`den beri hep aynı. okuyor, yazıyor, yiyor, içiyor... ve bu dünya büyük iskender`e bile kalmıyor. gördüğüm mezarlardaki kemikler işte bunu kanıtı.

zaman tıkır tıkır işliyor, kıyamet hızla yaklaşıyor...

peki, bunca ibretlik tablo varken ortada, bizim elimizde ne var?

not: bu metin yazarın güzel sanatlar ödevidir.
http://gencdergisi.com/3812-tarih-burada-yatiyor.html